26 Nisan 2014 Cumartesi günü
sabaha karşı İstanbul’dan Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’ya doğru yola
çıktık. Hafta sonu Saraybosna’ya gidebilirsiniz zira THY’nin uçuş saatleriyle
sabah 7’de Saraybosna’da olup Pazar günü 20:30 uçağı ile rahat rahat şehri
gezebilirsiniz. Bu yolculuk benim için ayrı bir özel. Çünkü büyük dedelerim
yıllar önce bu topraklardan gelmişler ve kanımdaki Boşnak kısım bu yolculuk
öncesi daha hızlı akıyor sanki. Ki biz biraz abartıp Saraybosna’ya indiğimiz
gibi Mostar’a geçtik. Mostar’a geçmek isterseniz ulaşımınız oldukça kolay.
Taksi ile 15 dakika gibi bir sürede otobüs garına ulaşıyorsunuz. Her yarım
saatte bir Saraybosna’dan Mostar’a otobüs var. Yolculuk süresi yaklaşık 2,5
saat sürüyor. Mostar’da zamanın azlığından dolayı sadece 2-3 saat kalabildik
daha sonra tekrar Saraybosna’ya döndük. Öncelikle Mostar sonra Saraybosna’da
gezebileceğiniz (en azından bizim gezdiğimiz) yerlere aşağıda değindik.
Mostar’da Gezilecek Yerler
Yukarıdaki başlık her ne kadar çok
yer gezmişiz gibi olsa da yukarıda da dediğim gibi Mostar’da vaktimiz oldukça
kısıtlıydı. Mostar’dan önce Saraybosna-Mostar yolunu anlatmak lazım belki de.
Bosna Hersek bulutların üstünde yer alan bir ülke sanki yolda giderken yere
kadar inmiş sisin içinde evler, nehirler, dağlar yol boyunca sisin içinden
eşlik ediyor size. Ve her yer yemyeşil… Babamın dedesi torunlarına en çok
Bosna’nın yeşilini anlatırmış onu çok iyi anlıyorum çünkü Bosna’nın yeşili
anılardan çıkamayacak bir yeşil. Yoldan bir iki resim paylaşmak istedim.
Eski Mostar ve Mostar Köprüsü
Mostar 100.000 kadar nüfusuyla
bizim için küçük ama Bosna Hersek için büyük şehirlerden birisi. Benim gezdiğim
şehirler arasında geçirdiğim kısa süreye rağmen beni en çok etkileyen
şehirlerden birisi oluyor Mostar özellikle de eski şehir kısmı. Mostar, iç
savaş sırasında en çok hasar gören ve acı çeken şehirlerden birisi olmuş. Ünlü
Mostar Köprüsü Hırvat bombalarıyla yıkılmış. Savaştan sonra restore edilen
köprü en güzel eski şehre doğru yürürken solda kalan caminin avlusundan
gözüküyor. Normalde avlunun Neretva Nehri’ne bakan kısmına geçmek ücretli fakat
biz tam ödemeyi yapmaya giderken görevli Türk olduğumuzu anladı ve bizi
ücretsiz olarak geçirdi, parası tabi ki önemli değil ama bizi bu kadar sevmeleri
çok hoşumuza gitti.
Caminin avlusunda karşılaşacağınız manzara
Neretva Nehri, Avrupa’nın her yerinde gördüğümüz çamurlu kahverengi nehirlerin tersine Neretva yemyeşil ve derin.
Mostar Köprüsü Avrupa sınırları
içinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan en önemli eserlerden birisi. 1566
yılında yapılan köprü Neretva Nehri’nin 24 metre üzerinde 30 metre uzunluğunda
ve 4 metre genişliğinde. Neredeyse 500 yıldır ayakta kalan köprü Hırvatların
saldırılarıyla 1993 yılının Kasım ayında yıkılmış. Unesco ve Dünya Bankası iş
birliğiyle Türk bir şirket köprüyü tekrar inşa etmiş. Köprünün inşaatında Macar
dalgıçların bularak nehir yatağından çıkardıkları orijinal taşlar kullanılmış.
2004 yılında tekrar açılan köprü eski Mostar şehriyle birlikte 2005’te Unesco
Listesine eklenmiş.
Mostar
Köprüsünün tam ortasından manzara.
Mostar Köprüsünü hemen geçtikten
sonra turistlik hediyeler satan bir çarşı sizi bekliyor.
Çarşıyı geçip soldaki yoldan dümdüz inerseniz Neretva’nın yanına Mostar Köprüsünün hemen dibine iniyorsunuz.
Mostar’dan sonra otobüsle tekrar
Saraybosna’ya döndük.
Saraybosna’da Gezilecek Yerler
Başçarşı
Saraybosna’nın en fazla turist
çeken Osmanlı’dan kalma çarşısı. Osmanlı tarzı binaları, meşhur çeşmesi,
hediyelik dükkanları ile kesinlikle Saraybosna’nın çekim merkezi burası.
Başçarşı’da pek çok dükkan, 15 YY’dan kalma Begova Cami, Brusa Bedesteni, Gazi
Hüsrev Bey Bezistan’ı gibi pek çok eser yer alıyor. Başçarşı’nın çeşitli
yerlerinden resimleri aşağıda görebilirsiniz. Başçarşı’da hemen su sebilinin
orada yer alan bir börekçi var. Orada farklı böreklerden tadın, üzerine
isterseniz çay da var.
Latin Köprüsü
1565 yılında Miljacka Nehri
üzerinde yapılan köprü asıl şöhretini bir cinayete borçlu. Tarih kitaplarında hep
gördüğümüz “I.Dünya Savaşı’nın Avusturya Macaristan Arşidükü’nün Saraybosna’da
bir Sırp milliyetçi tarafından öldürülmesi ile başlamıştır” ibaresinin gerçek
olduğu yer. Franz Ferdinand ve hamile eşi Prenses Sophie bu köprüde öldürülmüş
ve cinayet sonrası Avusturya Macaristan İmparatorluğu Sırbistan’a savaş
açmıştır. 9 milyon insanın ölümüne neden olan savaşın bu köprüde başladığını
bilmek inanılmaz bir duygu doğrusu.
Yaşam Tüneli
Kısıtlı zaman nedeniyle biz
gidemedik ama Saraybosna’nın görülmesi gereken yerlerinden birisi de Yaşam
Tüneli. İç Savaş sırasında, 1992-1995 yılları arasında kuşatma altındaki
Saraybosnalıların ihtiyaçları bu tünelden sağlanmış. Halkın yaşamla ölüm
arasındaki en önemli dayanak noktaları haline gelen tünel pek çok Sırp
saldırısına da uğramış. Tünelin yapılacağını öğrenince evini hibe eden 92
yaşındaki teyze halen tünelin üstündeki iki katlı evde yaşamaktaymış.
Tam anlamıyla başlıklar halinde olmasa
da Saraybosna’ya dair ilave bazı detaylara da aşağıda değinmek istedim.
İnat Kuca yani Türkçesi İnat Evi.
Bilen bilir Boşnakların inadı meşhurdur. Bu ev de Boşnak inadının simgesi olmuş
artık. Hikayesi de komik öyle ki, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu işgalinde
Avusturya-Macaristan Devleti Miljacka Nehri kenarında bir belediye sarayı
yapmak istemişler. İnşa yapmak istedikleri yerde Benderija isimli bir adamın
evi bulunduğundan inşaata bir türlü başlanamamış. Adam, ne yaptılarsa da
inşaatın yapılmasına izin vermemiş, en sonunda bir torba dolusu altınla
birlikte da evin tuğla tuğla nehrin diğer tarafına taşınması koşuluyla razı
olmuş ve adamın evi sökülüp yine aynı şekilde nehrin diğer tarafına taşınmış.
Burası da Saraybosna Milli Kütüphanesi, Miljacka Nehri kenarında kurulu kütüphane Saraybosnalılar’ın övünç kaynaklarından birisi iken, Sırp kuşatması altında ilk saldırılan binaların birisi olmuş. Bunun nedeni ise Sırplar’ın Boşnaklar’ın tüm tarihlerini de yok etmek istemeleri. 1992 yılında bombalar sonrası kütüphanede başlayan yangında 2 milyondan fazla kitap yanmış.
İç Savaş ve Saraybosna Kuşatması
Tito’nun ölümü ve Rusya
Federasyonu’nun yıkılmasından sonra Yugoslavya önce Slovenya ardından
Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını kazanması ile dağılmaya başladı. Sırplar,
Hırvatlar ve Boşnaklardan oluşan Bosna Parlamentosu’nda bağımsızlıklar
görüşmeleri sürerken Sırpların parlamentoyu boykotu ile %99’un üzerinde bir oranla
bağımsızlık kararı alındı ve 1 Mart 1992’de Bosna Hersek bağımsızlığını ilan
etti. Bunu kabul etmeyen Sırplar’ın savaş açmaları ile 250 bin insanın hayatına
mal olan savaş başladı. Bu süreçte yakın tarihimizin en büyük ayıplarından
birisi Saraybosna’da yaşandı. Süratle silahlanan Sırplara rağmen barış gösterileri
yapan Boşnaklar’a 5 Nisan 1992’de çevre tepelerden ateş açılması ile resmen
kuşatma başlamış. Onbinden fazla insanın ölümüne neden olan kuşatmanın izleri
halen Saraybosna’nın her yerinde yer alıyor. Sanki kuşatma sırasında Saraybosna
Halkını tek başına bırakan dünyaya utanması gerektiğini hatırlatmak ister gibi
binalardaki mermi izleri halen duruyor. Aynı mermi izleri Saraybosna’da da var
Mostar’da da. Fotoğraflarda gördükleriniz ise %1’i bile değil.
Saraybosna’da Ne Yenir
Cevapcici
Saraybosna’da her yerde
göreceğiniz ve yemeden dönmeyin diyeceğimiz yemek Cevapcici’dir. Aslında
bizdeki köfteye benziyor ama porsiyonlar bizimkinden çok daha fazla (bu arada
belirtmeden geçemeyeceğim gezdiğim ülkeler arasında en küçük porsiyonlar her
zaman Türkiye’dekiler oldu). Cevapcicinizi bence kaymaklı isteyin, aynen
bizdeki gibi kaymak diye söylese de köftenizin yanında yoğurda benzer bir süt
ürünü geliyor. Yoğurttan biraz farklı ama oldukça lezzetli. Mostar’da da aynı
şekilde soğanla servis etmişlerdi.
Boşnak Böreği
Boşnaklar böreğe “bürek” diyorlar
ama “bürek”leri inanılmaz lezzetli. Bir börekçiye girerken mutlaka aç girin ve tek
bir çeşit börekten değil yiyebildiğiniz tüm çeşitlerden yiyin. Özellikle
kıymalı börekleri çok lezzetli. Böreğinizin yanında börekçiden kaymak (kajmak)
isteyin. Börekle çok güzel olur.
Sarajevska Pivo
Saraybosna Bira Fabrikası’ndan
aşağıda daha detaylı söz ettim ama burada da yazmak istedim doğrusu. Hayatımda
içtiğim en iyi koyu birayı burada içtim ben. Mutlaka deneyin şişesi de güzel
ama fabrikadaki bira çok daha değişikti. Türkiye’de bulsam hiç kaçırmam.
Saraybosna’da iki de mekan var ki
mutlaka tavsiye ediyoruz, biz gittiğimizde çok zevk aldık. Yolunuz düşerse
mutlaka uğrayın asla pişman olmazsınız.
Zlatna Ribica
Japon Balığı (Gold fish) anlamına
gelen Zlatna Ribica karakter dolu, biraz bohem, etkileyici bir yer.
Zlatna Ribica’nın kapısı bile bir
ayrı güzel. Mekanda ben sıcak şarap içtim ve gerçekten içtiğim en güzel sıcak
şaraptı. Şarabı belki yazımda tattıramam ama mekana bakarak bile belki bir
fikriniz olur diye Zlatna Ribina’nın pek çok resmini paylaşacağım.
Saraybosna Bira Fabrikası (Sarajevska Pivara)
Saraybosna Bira Fabrikası, ülkenin en ünlü birası
Sarajevska’yı üreten firma. Gündüzleri fabrikada tur da düzenleniyormuş.
Fabrikanın alt katında ise çok güzel bir restoran yer alıyor (Ayrıntılı bilgi
için http://sarajevska-pivara.ba/ ).
Kesinlikle hiç abartmadan söylüyorum hayatımda içtiğim en güzel dark birayı
burada içtim. Saraybosna’ya gelirseniz buraya mutlaka ama mutlaka gelin.
Saraybosna ve Mostar tekrar
tekrar gelinesi yerlerden. İnsanıyla doğasıyla apayrı… Mutlaka gelin görün,
uzaktaki akrabalarımız gibiler sanki; bizden bir parça ama uzakta…