Sayfalar

17 Eylül 2014 Çarşamba

Saraybosna - Mostar


26 Nisan 2014 Cumartesi günü sabaha karşı İstanbul’dan Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’ya doğru yola çıktık. Hafta sonu Saraybosna’ya gidebilirsiniz zira THY’nin uçuş saatleriyle sabah 7’de Saraybosna’da olup Pazar günü 20:30 uçağı ile rahat rahat şehri gezebilirsiniz. Bu yolculuk benim için ayrı bir özel. Çünkü büyük dedelerim yıllar önce bu topraklardan gelmişler ve kanımdaki Boşnak kısım bu yolculuk öncesi daha hızlı akıyor sanki. Ki biz biraz abartıp Saraybosna’ya indiğimiz gibi Mostar’a geçtik. Mostar’a geçmek isterseniz ulaşımınız oldukça kolay. Taksi ile 15 dakika gibi bir sürede otobüs garına ulaşıyorsunuz. Her yarım saatte bir Saraybosna’dan Mostar’a otobüs var. Yolculuk süresi yaklaşık 2,5 saat sürüyor. Mostar’da zamanın azlığından dolayı sadece 2-3 saat kalabildik daha sonra tekrar Saraybosna’ya döndük. Öncelikle Mostar sonra Saraybosna’da gezebileceğiniz (en azından bizim gezdiğimiz) yerlere aşağıda değindik.

Mostar’da Gezilecek Yerler

Yukarıdaki başlık her ne kadar çok yer gezmişiz gibi olsa da yukarıda da dediğim gibi Mostar’da vaktimiz oldukça kısıtlıydı. Mostar’dan önce Saraybosna-Mostar yolunu anlatmak lazım belki de. Bosna Hersek bulutların üstünde yer alan bir ülke sanki yolda giderken yere kadar inmiş sisin içinde evler, nehirler, dağlar yol boyunca sisin içinden eşlik ediyor size. Ve her yer yemyeşil… Babamın dedesi torunlarına en çok Bosna’nın yeşilini anlatırmış onu çok iyi anlıyorum çünkü Bosna’nın yeşili anılardan çıkamayacak bir yeşil. Yoldan bir iki resim paylaşmak istedim.

 
Eski Mostar ve Mostar Köprüsü

Mostar 100.000 kadar nüfusuyla bizim için küçük ama Bosna Hersek için büyük şehirlerden birisi. Benim gezdiğim şehirler arasında geçirdiğim kısa süreye rağmen beni en çok etkileyen şehirlerden birisi oluyor Mostar özellikle de eski şehir kısmı. Mostar, iç savaş sırasında en çok hasar gören ve acı çeken şehirlerden birisi olmuş. Ünlü Mostar Köprüsü Hırvat bombalarıyla yıkılmış. Savaştan sonra restore edilen köprü en güzel eski şehre doğru yürürken solda kalan caminin avlusundan gözüküyor. Normalde avlunun Neretva Nehri’ne bakan kısmına geçmek ücretli fakat biz tam ödemeyi yapmaya giderken görevli Türk olduğumuzu anladı ve bizi ücretsiz olarak geçirdi, parası tabi ki önemli değil ama bizi bu kadar sevmeleri çok hoşumuza gitti.



Caminin avlusunda karşılaşacağınız manzara


Neretva Nehri, Avrupa’nın her yerinde gördüğümüz çamurlu kahverengi nehirlerin tersine Neretva yemyeşil ve derin.




Mostar Köprüsü Avrupa sınırları içinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan en önemli eserlerden birisi. 1566 yılında yapılan köprü Neretva Nehri’nin 24 metre üzerinde 30 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde. Neredeyse 500 yıldır ayakta kalan köprü Hırvatların saldırılarıyla 1993 yılının Kasım ayında yıkılmış. Unesco ve Dünya Bankası iş birliğiyle Türk bir şirket köprüyü tekrar inşa etmiş. Köprünün inşaatında Macar dalgıçların bularak nehir yatağından çıkardıkları orijinal taşlar kullanılmış. 2004 yılında tekrar açılan köprü eski Mostar şehriyle birlikte 2005’te Unesco Listesine eklenmiş.
 
 Mostar Köprüsünün tam ortasından manzara.












 

Mostar Köprüsünü hemen geçtikten sonra turistlik hediyeler satan bir çarşı sizi bekliyor.













 



Çarşıyı geçip soldaki yoldan dümdüz inerseniz Neretva’nın yanına Mostar Köprüsünün hemen dibine iniyorsunuz.

 


Mostar’a gelince Neretva’ya bağlanan kolların yanında yer alan yerlerden birisinde yemek yiyin. Yemek kadar nehrin sesi de sizi doyuracaktır.

Mostar’dan sonra otobüsle tekrar Saraybosna’ya döndük.

Saraybosna’da Gezilecek Yerler

Başçarşı

Saraybosna’nın en fazla turist çeken Osmanlı’dan kalma çarşısı. Osmanlı tarzı binaları, meşhur çeşmesi, hediyelik dükkanları ile kesinlikle Saraybosna’nın çekim merkezi burası. Başçarşı’da pek çok dükkan, 15 YY’dan kalma Begova Cami, Brusa Bedesteni, Gazi Hüsrev Bey Bezistan’ı gibi pek çok eser yer alıyor. Başçarşı’nın çeşitli yerlerinden resimleri aşağıda görebilirsiniz. Başçarşı’da hemen su sebilinin orada yer alan bir börekçi var. Orada farklı böreklerden tadın, üzerine isterseniz çay da var.


 





 
Latin Köprüsü
1565 yılında Miljacka Nehri üzerinde yapılan köprü asıl şöhretini bir cinayete borçlu. Tarih kitaplarında hep gördüğümüz “I.Dünya Savaşı’nın Avusturya Macaristan Arşidükü’nün Saraybosna’da bir Sırp milliyetçi tarafından öldürülmesi ile başlamıştır” ibaresinin gerçek olduğu yer. Franz Ferdinand ve hamile eşi Prenses Sophie bu köprüde öldürülmüş ve cinayet sonrası Avusturya Macaristan İmparatorluğu Sırbistan’a savaş açmıştır. 9 milyon insanın ölümüne neden olan savaşın bu köprüde başladığını bilmek inanılmaz bir duygu doğrusu.

 

 

Yaşam Tüneli

Kısıtlı zaman nedeniyle biz gidemedik ama Saraybosna’nın görülmesi gereken yerlerinden birisi de Yaşam Tüneli. İç Savaş sırasında, 1992-1995 yılları arasında kuşatma altındaki Saraybosnalıların ihtiyaçları bu tünelden sağlanmış. Halkın yaşamla ölüm arasındaki en önemli dayanak noktaları haline gelen tünel pek çok Sırp saldırısına da uğramış. Tünelin yapılacağını öğrenince evini hibe eden 92 yaşındaki teyze halen tünelin üstündeki iki katlı evde yaşamaktaymış.
Tam anlamıyla başlıklar halinde olmasa da Saraybosna’ya dair ilave bazı detaylara da aşağıda değinmek istedim.


İnat Kuca yani Türkçesi İnat Evi. Bilen bilir Boşnakların inadı meşhurdur. Bu ev de Boşnak inadının simgesi olmuş artık. Hikayesi de komik öyle ki, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu işgalinde Avusturya-Macaristan Devleti Miljacka Nehri kenarında bir belediye sarayı yapmak istemişler. İnşa yapmak istedikleri yerde Benderija isimli bir adamın evi bulunduğundan inşaata bir türlü başlanamamış. Adam, ne yaptılarsa da inşaatın yapılmasına izin vermemiş, en sonunda bir torba dolusu altınla birlikte da evin tuğla tuğla nehrin diğer tarafına taşınması koşuluyla razı olmuş ve adamın evi sökülüp yine aynı şekilde nehrin diğer tarafına taşınmış.

 


Burası da Saraybosna Milli Kütüphanesi, Miljacka Nehri kenarında kurulu kütüphane Saraybosnalılar’ın övünç kaynaklarından birisi iken, Sırp kuşatması altında ilk saldırılan binaların birisi olmuş. Bunun nedeni ise Sırplar’ın Boşnaklar’ın tüm tarihlerini de yok etmek istemeleri. 1992 yılında bombalar sonrası kütüphanede başlayan yangında 2 milyondan fazla kitap yanmış.






İç Savaş ve Saraybosna Kuşatması

Tito’nun ölümü ve Rusya Federasyonu’nun yıkılmasından sonra Yugoslavya önce Slovenya ardından Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını kazanması ile dağılmaya başladı. Sırplar, Hırvatlar ve Boşnaklardan oluşan Bosna Parlamentosu’nda bağımsızlıklar görüşmeleri sürerken Sırpların parlamentoyu boykotu ile %99’un üzerinde bir oranla bağımsızlık kararı alındı ve 1 Mart 1992’de Bosna Hersek bağımsızlığını ilan etti. Bunu kabul etmeyen Sırplar’ın savaş açmaları ile 250 bin insanın hayatına mal olan savaş başladı. Bu süreçte yakın tarihimizin en büyük ayıplarından birisi Saraybosna’da yaşandı. Süratle silahlanan Sırplara rağmen barış gösterileri yapan Boşnaklar’a 5 Nisan 1992’de çevre tepelerden ateş açılması ile resmen kuşatma başlamış. Onbinden fazla insanın ölümüne neden olan kuşatmanın izleri halen Saraybosna’nın her yerinde yer alıyor. Sanki kuşatma sırasında Saraybosna Halkını tek başına bırakan dünyaya utanması gerektiğini hatırlatmak ister gibi binalardaki mermi izleri halen duruyor. Aynı mermi izleri Saraybosna’da da var Mostar’da da. Fotoğraflarda gördükleriniz ise %1’i bile değil.




 
Saraybosna’da Ne Yenir

Cevapcici
Saraybosna’da her yerde göreceğiniz ve yemeden dönmeyin diyeceğimiz yemek Cevapcici’dir. Aslında bizdeki köfteye benziyor ama porsiyonlar bizimkinden çok daha fazla (bu arada belirtmeden geçemeyeceğim gezdiğim ülkeler arasında en küçük porsiyonlar her zaman Türkiye’dekiler oldu). Cevapcicinizi bence kaymaklı isteyin, aynen bizdeki gibi kaymak diye söylese de köftenizin yanında yoğurda benzer bir süt ürünü geliyor. Yoğurttan biraz farklı ama oldukça lezzetli. Mostar’da da aynı şekilde soğanla servis etmişlerdi.
 


 
Boşnak Böreği
Boşnaklar böreğe “bürek” diyorlar ama “bürek”leri inanılmaz lezzetli. Bir börekçiye girerken mutlaka aç girin ve tek bir çeşit börekten değil yiyebildiğiniz tüm çeşitlerden yiyin. Özellikle kıymalı börekleri çok lezzetli. Böreğinizin yanında börekçiden kaymak (kajmak) isteyin. Börekle çok güzel olur.

Sarajevska Pivo
Saraybosna Bira Fabrikası’ndan aşağıda daha detaylı söz ettim ama burada da yazmak istedim doğrusu. Hayatımda içtiğim en iyi koyu birayı burada içtim ben. Mutlaka deneyin şişesi de güzel ama fabrikadaki bira çok daha değişikti. Türkiye’de bulsam hiç kaçırmam.

Saraybosna’da iki de mekan var ki mutlaka tavsiye ediyoruz, biz gittiğimizde çok zevk aldık. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın asla pişman olmazsınız.
Zlatna Ribica

Japon Balığı (Gold fish) anlamına gelen Zlatna Ribica karakter dolu, biraz bohem, etkileyici bir yer.
 
Zlatna Ribica’nın kapısı bile bir ayrı güzel. Mekanda ben sıcak şarap içtim ve gerçekten içtiğim en güzel sıcak şaraptı. Şarabı belki yazımda tattıramam ama mekana bakarak bile belki bir fikriniz olur diye Zlatna Ribina’nın pek çok resmini paylaşacağım.





Saraybosna Bira Fabrikası (Sarajevska Pivara)
 
Saraybosna  Bira Fabrikası, ülkenin en ünlü birası Sarajevska’yı üreten firma. Gündüzleri fabrikada tur da düzenleniyormuş. Fabrikanın alt katında ise çok güzel bir restoran yer alıyor (Ayrıntılı bilgi için http://sarajevska-pivara.ba/ ). Kesinlikle hiç abartmadan söylüyorum hayatımda içtiğim en güzel dark birayı burada içtim. Saraybosna’ya gelirseniz buraya mutlaka ama mutlaka gelin.



Saraybosna ve Mostar tekrar tekrar gelinesi yerlerden. İnsanıyla doğasıyla apayrı… Mutlaka gelin görün, uzaktaki akrabalarımız gibiler sanki; bizden bir parça ama uzakta…